Kurtuluş Savaşı döneminde vatanı korumak uğruna evlatlarının büyük kısmını şehit veren Gaziantepliler, destansı mücadeleyle aldıkları “Gazi” unvanını, gururla taşıyor. Peki, Gaziantep’e Gazilik unvanı ne zaman verildi? Gaziantep’e Gazilik unvanı neden verildi?
ANTEP’E GAZİLİK UNVANI NEDEN VERİLDİ?
Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi gerekçe gösterilerek 1918-1919 yıllarında önce İngilizler tarafından işgal edilen Gaziantep, daha sonra Fransızlara bırakıldı.
Kentte büyük bir tepkiyle karşılanan işgal nedeniyle halk, kendi arasında örgütlendi. 5 Kasım 1919 Cuma günü Ermeni tercümanla şehre inen bir Fransız subayının, Akyol Camisi’nde asılı Türk bayrağını, Türk polisine zorla indirtmesi, kurtuluş ateşini yakan bir unsur olarak öne çıktı.
Özgürlüğü uğruna birbirine daha fazla kenetlenmeye başlayan Gaziantep halkının sabrını taşıran olay ise 21 Ocak 1920’de yaşandı. Bugünkü İnönü Caddesi’nde, askeri fırın önünden 10 yaşındaki oğlu Mehmet Kamil ile geçen bir kadının, sarhoş 2 Fransız askeri tarafından taciz edilip peçesi açılmak istendi. Bu sırada annesini korumak için taşla saldıran küçük Mehmet Kamil, Fransız askerleri tarafından süngülenerek şehit edildi.
Günümüzde “Şehit Kamil” olarak bilinen Mehmet Kamil’in şehit edilmesi, diriliş meşalesini yaktı. Halkın çok sevdiği bir isim olan Şahin Bey’in 28 Mart 1920’de Kilis yolunda Fransızlara karşı direnişi sırasında şehit edilmesinin ardından, şehrin 27 mahallesine birer “semt reisi” tayin edildi.
Yapılan hazırlıkların ardından 1 Nisan 1920’den 7 Şubat 1921’e kadar Fransızlara karşı “Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum” diyerek direniş gösteren halk, 10 ay 7 gün süren ve 6317 vatan evladının şehit verildiği mücadelede büyük fedakarlık gösterdi. Bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi, şehre 8 Şubat 1921’de “Gazi” unvanını verdi. Yüzlerce yıl “Ayıntap” olarak anılan kısaca Antep de denilen kentin adı “Gaziantep” olarak değişti.
Fransızlar Ankara Antlaşması’nın ardından 25 Aralık 1921’de şehri boşaltmaya başladı ve iki yıl süren işgalden sonra Gaziantep özgürlüğüne kavuştu. Yokluğa rağmen canları ve kanlarıyla askere destek sağlayarak özgürlüklerine kavuşan Gaziantepliler, hak ettikleri “Gazi” unvanının 101 yıldır gururunu yaşıyor.
Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi ve Gazikültür AŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, AA muhabirine, Mondros Mütarekesi’nin ardından İngilizlerin sözde kışı geçirmek için geldiği Gaziantep’i işgal etmeye başladığını söyledi.
İngilizlerin 1 Ocak 1919’da Gaziantep’i işgal etmeye başladıklarını ifade eden Yakar, “İlk geldiklerinde zannedildi ki bunlar, belli bir süre kalacak ve sonra gidecekti. Fakat zaman geçtikte öyle olmadığı anlaşıldı. İngilizlerin esas derdi Musul, Kerkük’teki petrollerdi, Fransızların derdi de Çukurova’daki topraklardı. Bunun yanı sıra kurmayı düşündükleri Ermenistan hayaliydi.” dedi.
Yakar, İngilizlerin, gittikten sonra kenti Fransızlara teslim ettiğine işaret ederek, siyasi otoriterin olmadığı için başka ülkelerin Anadolu topraklarını parçalayarak başka ülkelere bıraktığını ve bunun kötü bir durum olduğunu aktardı.
Antep savunmasında önemli bir mücadelede verildiğini ve Kurtuluş Savaşı’nda önemli yere sahip olduğuna dikkati çeken Yakar, şunları kaydetti:
“Mustafa Kemal Paşa ve TBMM, Antep’i ortaya koyduğu savunmayı takip ediyordu. Moral olması için de dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak 2 Şubat 1921’de Meclis’e vermiş olduğu teklifle bir kanun getirdi. Antep’e gazilik unvanın verilmesi teklifi verdiler ve 6 Şubat 1921’de ise TBMM 147. toplantısında konuşuldu, görüşüldü ve oy birliğiyle Antep’e gazilik unvanı 8 Şubat 1921’de ilan edildi. Bizim 101. yılını idrak ettiğimiz gazilik unvanın kıymeti o kadar önemlidir ki, 2 gazimiz vardı ve 15 Temmuz günüyle 3 oldu. İlki TBMM tarafından Antep’in bütününe verilen gaziliktir. İkinci ise Mustafa Kemal Paşa’ya Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra TBMM tarafından verildi. Üçüncü gazimiz ise hain 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde bombalanmasıyla Gazi Meclis oldu. Biz sahip olduğumuz gazi değerlerine o kadar çok muhtacız ki bizi biz yapan değerlerin başında geliyor.”